Hepimiz hayallerimizin pesinde koşuyoruz veya koşmak istiyoruz. Kendimizi gerçekleştirmenin peşindeyiz. Günümüz dünyasında hayal kurmak, hayallerini ve kendini gerçekleştirmek iyi olarak kabul ediliyor. Bana göre ise, kendini ve hayallerini gerçekleştirmek koşulsuz ve şartsız iyi birşey değildir. Hayaller adil olmalı. Hayallerde insanlar insan onuruna yaraşır şekilde yaşayabilmeli. Fakat maalesef kurulan birçok hayalde haksızlıklar var, insan onurunu incitici düzenler ve kurgular var.
Mesela birçok insan zengin olmanın hayalini kuruyor. Zengin olmak nedir peki bu insanların gözünde? Başkalarından üstün olmaktır. Zengin olmak başka insanların kendilerine hizmet etmeleridir. Bu insanların zenginlikleri şoför gerektirir, hizmetçi gerektirir, yüksek binalar gerektir. Yani aslinda bu insanların zenginlikleri fakirlik gerektirir, çaresizlik gerektirir. Her gün tuvallete bıraktığı pisliğini temizleyen emekçinin çaresizlikten bu işe devam etmesini gerektirir. Bu insanların zengin olması herkesin aynı anda zengin olmasıyla çelişir. Birileri illaki fakir ve çaresiz olmalıdır. Yoksa hayalleri suya düşüyor.
Kimi insan ise zenginlikten ziyade güçlü olmanın hayalini kurar. Reis olmak ister. Reis olmak da kesmez, padişah olmak ister. Gider bir de ailesiyle Osmanli kıyafetleri giyinip, kılıç kuşanıp poz verir. Peki ama padişah ne zaman padişahtır? Kullarına hükmettiğinde padişahtır. Onlar üzerinde egemen olduğunda padişahtır. Padişahın padişah olması, onun ve ailesinin dişindaki insanların onurlu bir yaşam sürmesiyle, egemence yasamalarıyla çelişir. Güçlü olmak ve hükmetmek illaki kullar gerektirir. Bu şart yerine gelmediği zaman, gücün ve güçlü olmanın hayali kurulmuyor.
Kimi insan da hayallerinde biraz daha kapsayıcı olmaya çalısıyor. Din kardeşlerinin veya kendi milletinin zengin olmasını veya güçlü olmasını hayal ediyor. Buna da 'dava' diyorlar. Yukarıdaki söylediklerim aslında bu noktada da geçerliliğini koruyor. Kendi milletinin veya ümmetinin zengin veya güçlü olması başklarının güçsüz ve hükmedilen olmasını gerektiriyor. Her dinin, her milletin aynı anda güçlü olması bu 'davanın' gerçekleşmesiyle çelişiyor. Son yirmi yılda bu tür 'dava' adamlarını çokça gördük. Bir insanın basireti eğer tamamen kilitlenmediyse bu adamların son yirmi yılda yarattıkları tahribatı görmezden gelemez, gelmemeli!
Sadece iki örnek verdim, zenginlik ve güç üzerinden. Daha birçok örnek verilebilir. Demek istediğim aslında şu: eğer bir hayalde adalet yoksa, eğer bir hayalde başka insanlar eziliyorsa, iste o zaman o hayali kurmak kötüdür ve o hayali gerçekleştirmek daha da kötüdür. Bu yüzden 'hayal kur, hayallerini ve kendini gerçekleştir' gibi sloganlar birçok diğer slogan gibi benim için boştur, beleştir. Hayaller adil olmalıdır! Hayaller insan onuruna yaraşır olmalıdır!
Benim hayalim ne peki? Benim hayalim herkesin aynı anda temel ihtiyaçlarını giderebilmesidir, herkesin iyi bir eğitim alabilmesi ve mutlulugun kaynağını gönüldeki sonsuzluklarda arayabilmesidir. Herkesin kendince hayatın gizemi hakkında yorum yapabilmesidir ve bu yorumunu sanatla, sözle, şiirle başkalarına anlatabilmesidir benim hayalim. İnsanların arkadaşlarıyla kadeh tokusturup veya çay demleyip gönül coşkusunu hissetmesidir benim hayalim. Benim hayalim insanlık olarak hayatın hakkını vererek yaşamaktır.
Kommentar schreiben